Monet Türk Ressamlara Karşı

Yazan: -
Sadık okuyucular hatırlar, Ekim ayında Monet'nin İstanbul ziyaretinden bahsetmiştim.
Aralık ayındaki İstanbul seyahatim esnasında sergiye gitme fırsatı buldum -"yarattım" demek daha doğru olur sanırım:-)-
Monet'nin empresyonizm (izlenimcilik) akımının  öncülerinden olduğunu düşünürsek, gerçekten görülmesi gereken bir sergi bu..

Sergi girişinde Monet'nin hayatının kronolojik sıralaması yapılırken, Fransa'nın yakın tarihine de ışık tutulmuş, gayet yerinde açıklamalar yapılmış, ben çok beğendim.

Monet şöleni bittikten sonra, alt katta "Bir Ülke Değişirken/Tanzimattan Cumhuriyete Türk Resmi" adlı sergi vardı. Sergi alanına ilk girdiğim andan itibaren gördüğüm manzara karşısında söyleyebileceğim tek şey: bü-yü-len-dim! 

İtiraf etmek gerekirse, bugüne dek Türk ressamlar benim pek ilgi alanıma girmiyordu...hatta geçtiğimiz senelerde Pera Müzesi'nde Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa Terbiyecisi'ni görmüş, sadece ebatı beni şaşırtmıştı (Louvre'daki Mona Lisa küçüklüğüyle beni ne kadar şaşırttıysa, Kaplumbağa Terbiyecisi de büyüklüğüyle beni o kadar şaşırttı, daha küçük ebatlarda birşey bekliyordum) ancak o gün Atlı Köşk'te gördüğüm Şeker Ahmed Paşa, Osman Hamdi Bey, Halil Paşa, Fikret Mualla, İbrahim Çallı, İzzet Ziya gibi ustaların resimlerini gördükçe hayranlıktan -bugüne dek keşfetmediğim için biraz da utanarak- ağzım açık kaldı. 

Sergi çıkışında aklıma düşen fikir hala değişmedi: yukarıda ismini bahsettiğim ressamlar Monet'den çok daha iyi benim gözümde..bilhassa Fikret Mualla ve İbrahim Çallı'nın resimlerine bayıldım...hatta sevgili kayınbiraderim ve eşi bana Çallı'nın "Manolyalı Natürmort"unun bir röprodüksiyonunu (aslında röprodüksiyon da sayılmaz, çünkü oldukça küçük bir ahşap tabakaya uygulanmış) hediye ettiler, aylardır asılmayan tablolarımız hala misafir odasında durakoysun, bu resmi hemen astık!:-)

Sanırım sonraki zamanlarda Fikret Mualla ve İbrahim Çallı hakkında ayrı birer yazı hazırlayacağım, beni çok etkilediler:-)

Eh bu kadar bahsetmişken, sergide gördüğüm birkaç resmi burada sizlerle paylaşmamak olmaz:-)

Önce evimin girişini süsleyen resim ile başlayayım:-)
İbrahim Çallı/ Manolyalı Natürmort
Fikret Mualla/ Sokak-Mavi
Hikmet Onat/ Beşiktaş'ta Kayıklar
Hoca Ali Rıza/ Manzara
İbrahim Çallı/ Hamakta Uzanmış Kadın
İzzet Ziya/ Deniz Kıyısında Kız
Nazmi Ziya Güran/ Şezlongda Pembeli Kadın
Osman Hamdi Bey/ Naile Hanım Portresi
Şeker Ahmed Paşa/ Ormanda Karaca

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Yazan: -
Resim
Her ne kadar Antalya'da bir yağmur yağıp bir güneş açsa da, mağazalar geleneksel "balkon mobilyası ve aksesuarları tacizi"ne başladılar bile:) O kadar yoğun bir taciz ki, yapı marketler ve mağazalardan gelen mail ve mesajların çoğunu artık okumadan silmeye başladım:/ Bahar yorgunluğundan mıdır nedir, henüz temizlik, hazırlık, düzenleme anlamında hiçbirşey yaptığım yoktu düne kadar..Dün söylene söylene eczaneye attım kendimi..Eczacımızdan-yıllardır aynı yere giderim, gece telefon etme lüksüm bile vardır kendisine- bahar yorgunluğunu atlatabileceğim bir vitamin rica ettim, bu sabah itibarıyla kullanmaya başladım, çünkü birinin bu evi adam etmesi lazım!:) Eczane çıkışı  ilk iş balkon perdeleri araştırmasına koyuldum. Benim balkon  malum  .. Geçen sene balkon yazımda bahsetmiştim, taşındığımız gibi duruyor balkon, evde yeni olduğumuz için yıl boyunca nasıl kullanacağımı görmek istedim...hemen acele edip birşeyler yapılınca, sonra kullanmadığınız ya da kullanmakta
Devamı

Fırından öte: AGA

Yazan: -
Resim
AGA fırın -aslında fırın demek haksızlık, "pişirme ünitesi" daha uygun bir kelime- denince benim aklıma gelen ilk kelime mutfak, yemek ya da pasta değil,  "haute couture" :) Yani AGA da mutfak endüstrisinin bir Chanel 2.55'i ya da Hermes Birkin'i desek, abartmış sayılmayız:) Eh tabii bir Chanel ya da Hermes'le karşılaştırdığıma göre fiyatları hakkında da tahminleriniz oluşmuştur:) Hikaye 1929 yılında İsveç'te başlıyor. Nobel ödüllü bilimadamı ve mucit Dr. Gustaf Dalen, eşinin yemek yaparken ne kadar zorlandığını görünce, bu fırını geliştiriyor. Daha sonra bu üniteler ülke değiştiriyor ve İngiltere'de tarihi bir dökümhanede üretilmeye devam ediliyor. Bu ünitelerin en büyük özelliği, 70 yıldır tasarımının hiç değişmemiş olması ve gelişen, değişen bu teknoloji çağında hala seri imalat yapmaması..Tabii tek özelliği bu değil, ısıyı çok homojen bir şekilde yayması sebebiyle pişirdiği her yemeğin süper lezzetli olması, bir su ısıtıcısından çok dah
Devamı

Evde kaç tuvaletiniz var?

Yazan: -
Resim
Şaka yapmıyorum, evde kaç tuvaletiniz var? Eğer ikiden fazla tuvalete sahipseniz, orayı bambaşka bir şekilde değerlendirebilirsiniz. Nasıl mı? Şu an yaşadığımız evi görür görmez, evde 2 adet banyo olduğunu farkedince, misafir tuvaletinin anlamsızlığını sorgulamıştım. Ve evi aldığımız an, ilk kararlarımızdan biri misafir tuvaletini iptal etmekti, zaten evde 2 adet tuvalet mevcuttu. Böyle küçük odalarla ne yapabilirsiniz? -Eğer kütüphaneye yer yoksa, uygun raflama sistemleriyle orayı bir kitap odası haline getirebilirsiniz. -Siz de benim gibi banyo/mutfakta çamaşır makinası sevmiyorsanız, orayı çamaşır odası yapabilirsiniz. -Eğer büyükçe bir tuvaletse, çamaşır odasına ilave ütü odası ekleyebilirsiniz. -Yatak odasında yeterince depolama alanınız yoksa, buraya açık sistem dolap/depolama ünitesi yaptırabilirsiniz. -Yatak, yastık, battaniye, havlu, yorgan, çarşaf gibi tekstilleriniz için depolama alanı oluşturabilirsiniz. -Ya da benim gibi, evin tüm ıvır zıvırını toparlayacak bir
Devamı