Bir taşla beş kuş

Aslında Pazar yazısı yazmak vardı dün aklımda ama haftasonu o kadar koşturmacalı geçti ki, yoruldum.  Akşam da biraz kendime vakit ayırmak istedim.

Haftasonunu yine planladığım gibi geçirebildiğim söylenemez.
Ama önceden de söylemiştim, artık işler istediğim gibi gitmediğinde hayıflanmayı bıraktım gibi, anın tadını çıkarmaya çalışıyorum.

Cumartesi için planım belliydi, sabahtan şişelik domates almak için  annemle semt pazarına gidecek, ardından da size bahsettiğim (bu yazıda) otomobil etkinliğine katılacak, oradan da Duman konserine geçecektim.

Fakat tüm programlar Cuma itibarıyla değişti. 
Oğlum ateşlendi. Eh kreşe başlayacağı zaman hazırlıklıydık zaten bu tip tatsız gelişmelere, nihayet başımıza geldi.
Cumartesi iyileşti ama yine de öğleden sonraya kadar hastanelerde koşturduk, tahliller yaptırıp muayene ettirdik, virütikmiş.
Böylece şişelik domates yalan oldu tabii..

Sonrasında oğlum uyumak istemedi, annem de çok uzun süredir İzmir'deydi, yeni açılan yerler vardı oraları görmek istedi, birlikte yola çıktık.

İki kadın biraraya gelince en çok ne yapar?
Alışveriş!
Ama Allah için, hiç boş alışverişimiz olmadı, ne lazımsa onları aldık:)

Erborian marka bu kremi -bu markayı ilk kez duydum ama BB ve CC kremlerin mucitleri Koreliler'in ürünü olduğunu görünce tereddüt etmedim- eğer benim gibi fondöten kullanmaktan hoşlanmıyorsanız, bu renkli ve SPF faktörlü kremler işinizi görebilir. Yüzüme sürdüğüm andan itibaren tüm renk eşitsizliği gitti, aydınlık, pırıl pırıl bir yüz geldi! Üstüne rahatlıkla makyajınızı yapabilirsiniz.

Küçük Benefit kutusu ise kaş maskarası. Benim kaş aralarımda boşluklar var, bu tip bir maskara yardımıyla kusursuz kaşlara sahip oluyorum:)
En son kutu ise Sephora'nın bana doğumgünü hediyesi.
Çanta boyu bu paletin içinde 4 adet mini far+2 mini lipgloss+1 adet mini allık var. Sephora Card'ı olan herkese doğumgününün olduğu ay böyle hoş hediyeler veriyorlarmış, çok beğendim!

Ardından AKOK'un düzenlediği otomobil etkinliğine gittik.
Etkinlik alanı diğerlerinden çok farklıydı, çünkü arabalar Erasta alışveriş merkezinin koridorlarına yerleştirilmişti, üstelik rahatsız edici bir görüntü de yoktu ortada..
Bizim kız Bea ile çok fotoğraf çektiren oldu, hoşuma gitmedi değil:)
Etkinlikte bir de sürpriz vardı: fotoğraf sanatçısı Mustafa Gümüş, etkinliğe katılan otomobillerin bir kısmını Antalya sokaklarında fotoğraflamış, dileyenler bu harika fotoğraflardan satın alabilme imkanı buldular.
Sonra hoparlörlerden bir şarkı duyulmaya başladı. Ardından çığlık, alkış kıyamet..
Önce anlamadım, Rafet El Roman'ın konseri var sandım.
Meğer yeni jenerasyonun gözdesi Mabel Matiz adında bir sanatçının konseri ve imza günü varmış.
Hep diyorum, Antalya birkaç yıl öncesine kadar mahrumiyet bölgesiydi, şimdi H&M bile var:) Buraya kadar gelmişken H&M'e uğradık, Selim Efe'ye bir sürü kıyafet aldık.

Öyle bir öğleden sonraydı ki, aynı anda hem alışveriş yaptık, hem fotoğraf sergisi gezdik, hem otomobil etkinliğine katıldık, hem konser dinledik..keyifliydi.

Akşamına oğlumun ateşi tekrarlar diye Duman konserine gitmekten vazgeçtik. "O kadar çok Duman konseri izledin ki, bir dahaki sefere olsun be Ayşe!" diye avuttum kendimi:)

Herkesin Pazar keyif günüdür ama bizimki "domatesli" geçti:)
Son posta domatesler kışa hazırlandı, bir de zeytinyağlı bamya ve fasülye konservesi yapıldı. Çok yorucuydu ama değdi:)
Akşam oğlumun ateş nöbeti ve biraz da totem sebebiyle BJK-GS maçına gitmedim. Alınan sonuç malum, demek ki bu totem de tutmadı, artık maçları izlemem gerekiyor sanırım:)
Başta annem ve eşim olmak üzere, tüm Galatasaray taraftarını kutlarım.

Maçın son dakikalarında olan olayları o anda kapalıda bulunan yakınlarımdan bizzat dinledim, Çarşı grubuyla alakası olmayan insanların düzenlediği provokatif hareketleri esefle kınıyorum.

Ah ne çenem düştü, hepinizden özür dilerim!
Hepimize barış ve sevgi dolu bir hafta olsun!
Çünkü buna ihtiyacımız var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cam balkona perde ama nasıl?

Fırından öte: AGA

Evde kaç tuvaletiniz var?