Kayıtlar

Kasım, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Evin yenisi

Resim
Bugüne dek kaç takı düzenleyici aldığımı hatırlamıyorum, sözkonusu tüm takılarınızı -en azından sık kullandıklarınızı- elinizin altında bulundurabileceğiniz, pratik birşeyse, öylesiyle hiç karşılaşmadım zaten.. ( tık tık ) Ta ki birkaç gün öncesine kadar.. Birkaç gün önce Tepe Home'da bu düzenleyici ile karşılaştım. Üzerinde herhangi bir etiket, bir açıklama..hiçbirşey yoktu…yani belki takı düzenleyici bile değildir:)  Ama bizim evin yeni takılığı bu oldu. Yatak odasında çok fazla duvar olmadığından, yatak odası kapısının arkasına asmaya karar verdik.. Hem kapının açılıp kapanmasına engel olmuyor, hem de ortalıkta dağınık bir görüntü yok.. Klipsli küpelerim dışında asılabilecek her türlü takıyı buraya asabiliyorum. Hatta aradaki çubuklara mutfakta kullandığımız -hani şu fincanları falan astığımız- kancalardan alıp yüzüklerimi de buraya asmayı düşünüyorum. Boy aynası şekline bürünmüş takı dolaplarından başka daha kapsamlı bir takı düzenleyici gelmiyor aklıma.. Sizler takılarınızı n

Yan gel yat

Resim
Biz ona bazen "daybed" bazen de "uzanma koltuğu" diyoruz. Fransızlar "chaise longue/şezlong" diyorlar ki bence en doğru kullanım bu.. "Chaise" sandalye, "longue" ise uzun demek Fransızca dilinde… Zaten bunlar da uzun, upuzun sandalyeler.. Bizim kültürümüzde uzanma koltuklarına pek yer yok.. Aslına bakarsanız, yakın zamana kadar koltuk takımı dışındaki mobilyalara da çok yer yoktu, 7-8 sene önce koltuk takımı almadığım için çok eleştirildiğimi de hatırlarım.. İşte o zamanlar Antalya'da Ikea'nın showroom şeklinde mini bir mağazası açılmıştı. Eşimle nişanlı iken oraya gitme fırsatı bulduk, orada gördüğümüz çiçekli uzanma koltuğuna bayılmıştık ama bir yere düzgün konuşlandıramayız diye almaktan vazgeçip, aynı desenin ikili kanapesinde karar kılmıştık..halbuki ne farkeder ki, birinin iki kolçağı var, diğerinin yok.. Ama o kanape hala benim karargahım gibi, evde başka oturacak yer yokmuş gibi hep oraya otururum, zaten artık bizim a

Paşabahçe

Resim
Sizde de hiç oluyor mu: gittiğim yerlerde bazen çok güzel şeylerle karşılaşıyorum, ancak bu yer kapalı bir mekansa içeride fotoğraf çekmeye utanıyorum:/  Önceden size Lefkoşa'da çok beğendiğim bir kafenin fotoğraflarını  çekmiştim ama çok erken saatlerde gittiğimiz için içeride kimse yoktu, o yüzden fotoğraflamam -gerçi yine de içim rahat etmedi, kafenin sahibinden izin aldım- çok zor olmadı.. İşte geçenlerde gittiğim bir yerde yine -gizlice de olsa!:))- fotoğraf çekme imkanım oldu. Mekan, yenilenen Paşabahçe mağazası. Sözkonusu dekorasyon/aksesuar ise, Paşabahçe benim en sevdiğim markaların başında geliyor, hatta en sevdiğim diyebilirim. Birkaç hafta öncesine kadar Paşabahçe mağazası bana yürüyüş mesafesinde bir yerdeydi, kimi zaman alışveriş yapmayacak bile olsam, sadece neler var neler yok diye bakmak için giderdim.  Yine böyle gittiğim günlerden birinde beni tatsız bir sürpriz bekliyordu: mağaza kapanmış, çarşı içinde açılan yeni AVM'ye gitmişler. Geçenlerde AVM'ye y

Kışın başlangıcı

Resim
İtiraf etmeliyim ki geçen hafta millet denize girerken biraz kaygılanmadım değil.. Zira aylardan Kasım, hatta artık son haftalarındayız, Aralık kapıda ve hava hala günlük güneşlik…bu zamanlarda Antalya'da yağmurlar başlamış, hava iyice serinlemiş -evet serinlemiş, soğumuş değil!- olurdu. Havalar böyle güzel diye sevindiğimize bakmayın, aslında ekolojik dengenin bozulma tehlikesi insanı endişelendiriyor, barajlarda su sıkıntısı baş göstermeye başladı bile.. Derken, bugün yağmurlu ve serin bir sabaha gözlerimizi açtık!:) Biz de evi birkaç gündür kışa hazırlamaya çalışıyorduk ama yastıklardan da gördüğünüz üzere, hazırlıksız yakalandık:) Yastıklarımı örmeye hala devam ediyorum, balkonunkiler bitmek üzere.. Önceki yazılardan hatırlarsınız, balkona  halı/kilim  arıyordum.. Geçtiğimiz haftalarda zevkime göre bir kilim nihayet bulabildim. Balkona sıcak bir hava verdi, üstelik makinede de yıkanabiliyor. Bu arada evdeki fotoğraf makinesi ile yavaştan flörtlerimiz başladı.. Bu post fotoğra

Hayat devam ediyor

Resim
Birkaç gündür pek keyfim yoktu. Ömer Amcam'dan  bahsetmiştim  size…aklıma geldikçe ağlıyorum, gözlerim kurbağa gibi olmuş.. Sonra Özgül'le konuştuk. Sanki bu kadar güçlü olduğu yetmiyormuş gibi, bir de beni teselli etmeye başladı, utandım..vallahi de utandım:/ Avarelik yapıp biraz kafamı dağıtmaya karar verdim. Antalya'daki hayvanat bahçesi adeta bir vaha, bu şehirde yaşayıp ta bugüne dek gitmeyen herkese tavsiye ederim. Dün termometre 22-25 arasında seyredince, deniz kıyısında aldık soluğu.. Millet denizin tadını çıkarıyordu ama oğlum nanemolla olunca biz ancak seyretmekle yetindik.  Sonra şöyle bir çevreme bakındım.. Kimi sahilde koşuyor, kimi yürüyor, kimi yüzüyor.. Kimi çocuklarının küçüklüğüne aldırmadan Kasım günü sokuverdi denize, kimi pikniğe gelmiş, kimi güneşlenip kitap keyfi yapıyor.. Deniz çarşaf gibi.. Güneş içimi ısıtıyor.. Sonra birden dedim ki: hayat güzel be.. Evet acılar olacak, hayalkırıklıkları da olacak, hoşumuza gitmeyen başka şeyler de.. Ama sevinçl

Ömer Amcam...

Resim
Yer İzmir. Yılı net hatırlamıyorum ama ilkokuldayım..ya 2. sınıf ya da 3. Babam sesleniyor "Ayşe, yeni taşınan karşı komşumuzun çocukları sokakta kalmış, eve davet et kızım, kış günü sokakta beklemesinler" Sinirleniyorum. Tabii ki gitmiyorum, bir de onlarla mı uğraşacağım, evde çizgi film izlemeye devam ediyorum…ta ki fırçayı yiyene kadar…babamın yükselen ses tonu karşısında, gönülsüz eve davet ediyorum kendilerini.. Çelimsiz, beyaz tenli, kahverengi saçlı, yeşil/mavi gözlü, çilli bir kız.. Abisi biraz daha farklı, Chad Allen'ın çocukluk hali karşımda sanki, sapsarı saçlar, mavi gözler ama o da çelimsiz.. Sonunda isimlerini de öğreniyorum: Özgül ile Ömür. Bir de küçük bir erkek kardeşleri varmış, onun adı da Özgür. Gel zaman git zaman, Özgül benim en yakın arkadaşım oluyor mahallede.. Abim Ömür'le, kızkardeşim ise Özgür ile çok yakın arkadaş oluyor..Anne ve babalarımız da sık görüşmeye başlıyor..hatta yeni yıl yaklaşmak üzere, yılbaşı gecesini hep birlikte

Kış günlerinin baştacı

Resim
Sizler ne durumdasınız bilmiyorum ama biz hala tam anlamıyla kış moduna giremedik.. Düne kadar akşam da dahil, üzerimizde kısa kollu bluzlarla rahatlıkla durabiliyorduk..fakat 2 gündür akşamları serinlemeye başladı artık..kısa kollu pijamalarımız yerlerini uzun kollulara bıraktı. Fakat gündüzleri yine sıcak, sabah yürüyüşlerimizde şort bizi rahatsız etmiyor hala.. Yarın da bir "kış temizliği" yapmak niyetindeyiz.. Geçenlerde kışlıklarımızı çıkardık, yazlıkların çok ince olanlarını kaldırdık, t-shirtlerimiz ise hala elimizin altında.. Ancak bazı hazırlıklara biraz erken başladım…örgü örmek gibi.. Kışlık yastıklarımın bir bölümü oldukça eskidi, ben de eskiyenlerin yerine yastık örmeye karar verdim, çünkü şu ara kışlık yastıklar gereksiz pahalı.. Birkaç tanesi bitti, hatta anneme hediye ettiklerim bile oldu:) Şimdilik çok hızlı gittiğimi söyleyemem, zira kendimi dizginlemeye karar verdim. Bu meret öyle birşey ki, başladınız mı sonu gelmiyor…tıpkı çiğdem yemek gibi; bir başlı